Gen merkezi Orta, Güney ve Batı Asya’dır. Dünyaya bir kültür bitkisi olarak yayılmıştır. Dünyada 700 dolayında türle, Türkiye’de 156 tür, 66’sı endemik 175 taksonla birlikte temsil bulur.
2004 yılında dünyada 53,5 milyon ton kuru, 4,5 milyon ton taze, toplam 58 milyon ton soğan üretimi gerçekleştirilmiştir. Yaklaşık 18 milyon tonla Çin ilk sırayı alırken, Hindistan, Rusya, ABD ve 2 milyon 35 bin tonla da (235 bin tonu taze) Türkiye beşinci sırada yer alır. Bizi izleyen ülkelerse Japonya, Pakistan, İran, Güney Kore, Meksika, Brezilya, İspanya.
Soğan, iki yıllık soğanlı-yumrulu bir bitkidir. İlk yıl meydana gelen soğandan ikinci yıl 1.5 m yüksekliğe kadar çıkan bir çiçek sapı oluşur. Sap düz, yeşil renkli ve içi boştur Nisan-Haziran aylarında çiçek açar. Çok sayıdaki çiçek; sapın ucunda yuvarlak bir top oluşturur. Tohumları küçük, yassı, siyah renktedir. Pırasa tohumuna çok benzediğinden ancak kokusu ile ayrılır.
Mutfakta ince saçak kökleri dışında, bitkinin toprak altı ve üstü bütün kısımları, hem sebze, hem de baharat ya da salata olarak değerlendirilir.
Halk hekimliğinde soğan çiğ ya da pişirilerek yendiği gibi dışardan da uygulanır, taze ya kuru bitkinin özsuyu değerlendirilir.
Soğan kükürt ve C vitamini (askorbik asit) açısından zengindir. Bunların dışında A Bi (tiamin), B2 (riboflavin), B3 (PP, niasin), B6 (pridoksin), B9 (folik asit, folat), E vitaminleri, potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, selenyum, manganez, kobalt, flor, bor, bakır, çinko, nikel, krom, iyot, vanadyum gibi mineral ve oligo elementler, sakaroz, glikoz ve fruktoz gibi şekerler, organik asitler, kuersetin, uçucu ve sabit yağlar bulunur.
Gözlerin yanmasına ve sulanmasına yol açan madde uçucu yağın içindeki propil alliin’dir.