SOĞANIN TARİHÇESİ

Gen merkezi Orta, Güney ve Batı Asya’dır. Dünyaya bir kültür bitkisi olarak yayılmıştır. Dünyada 700 dolayında türle, Türkiye’de 156 tür, 66’sı endemik 175 taksonla birlikte temsil bulur.

2004 yılında dünyada 53,5 milyon ton kuru, 4,5 milyon ton taze, toplam 58 milyon ton soğan üretimi gerçekleştirilmiştir. Yaklaşık 18 milyon tonla Çin ilk sırayı alırken, Hindistan, Rusya, ABD ve 2 milyon 35 bin tonla da (235 bin tonu taze) Türkiye beşinci sırada yer alır. Bizi izleyen ülkelerse Japonya, Pakistan, İran, Güney Kore, Meksika, Brezilya, İspanya.

2005 yılında Çin, Hindistan, ABD’nin ardından dördüncü sıraya yükselen ülkemizin soğan ihracatı 63 bin ton olarak gerçekleşir.
Yabani olarak yetişenlerine pek rastlan-mayan bitkinin yüzyıllardır tarama yapılır. Anadolu’da Hititler (İÖ 1650-1200), “Sumsıkıl” adını verdikleri soğanı kutsal bitki sayar.

Hitit kralı IV. Tudhaliya döneminde (I.Ö. 1250-1220) yapılan bir ritüelde, soğanın bir-birini sımsıkı saran yapraklarıyla, manevi değerler arasında ilişki kurulur, Eski Altay Türklerinde sarımsak yabani olarak bilinirken, soğanın üretimi yapılır. Avrupalılar soğanı Romalılar aracılığıyla tanır. Ortaçagşda veba korkusuyla kapılara soğan asılır. Savaş yaraları ve yanıklar onun suyuyla tedavi edilir. Ünlü Frenk kralı Charlemagne’ın (Şarlman) (742-814) manastırlarda ve imparatorluk bahçesinde yetiştirilmesini emrettiği bit-kilerden biri de soğandır. 1420 yılında Çelebi Sultan Mehmed’e sunulan Kita.bu’l-Müntehab fi’t-Tıb’da adı geçen tıbbi bitkiler arasında soğan da yer alır.

Bitkisel Özellikleri

Soğan, iki yıllık soğanlı-yumrulu bir bitkidir. İlk yıl meydana gelen soğandan ikinci yıl 1.5 m yüksekliğe kadar çıkan bir çiçek sapı oluşur. Sap düz, yeşil renkli ve içi boştur Nisan-Haziran aylarında çiçek açar. Çok sayıdaki çiçek; sapın ucunda yuvarlak bir top oluşturur. Tohumları küçük, yassı, siyah renktedir. Pırasa tohumuna çok benzediğinden ancak kokusu ile ayrılır.

Kullanılan Kısmı ve Bileşimi

Mutfakta ince saçak kökleri dışında, bitkinin toprak altı ve üstü bütün kısımları, hem sebze, hem de baharat ya da salata olarak değerlendirilir.
Halk hekimliğinde soğan çiğ ya da pişirilerek yendiği gibi dışardan da uygulanır, taze ya kuru bitkinin özsuyu değerlendirilir.
Soğan kükürt ve C vitamini (askorbik asit) açısından zengindir. Bunların dışında A Bi (tiamin), B2 (riboflavin), B3 (PP, niasin), B6 (pridoksin), B9 (folik asit, folat), E vitaminleri, potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, selenyum, manganez, kobalt, flor, bor, bakır, çinko, nikel, krom, iyot, vanadyum gibi mineral ve oligo elementler, sakaroz, glikoz ve fruktoz gibi şekerler, organik asitler, kuersetin, uçucu ve sabit yağlar bulunur.
Gözlerin yanmasına ve sulanmasına yol açan madde uçucu yağın içindeki propil alliin’dir.